Harun Reşid, bir gün tebdil-i kıyafet yapıp veziri ile birlikte halkı dolaşmaya çıkar. Bir bahçede fidan diken bir ihtiyar görür. Harun Reşid, ihtiyara selam verir ve aralarında şöyle bir konuşma geçer: – Kolay gelsin! Bey amca, ne yapıyorsun böyle? Fidan dikiyorum evladım. – Peki, bu diktiğin fidanlar ne zamana kadar büyür de meyve vermeye başlar? – Kim bilir belki on, belki yirmi sene sonra yetişip meyve vermeye başlar. – Peki, onların meyvelerini görebilecek misin? – Bu yaşlı halimle ben belki göremem; ama bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyvelerini biz yedik. Biz de bizden sonrakilerin bunlardan istifade etmeleri için bu hurma fidanlarını dikiyoruz. Harun Reşid, bu güzel cevap üzerine ihtiyara bir kese altın verir. İhtiyar, Allah'a hamd eder ve ardından bir güzel cevap daha verir: – Diktiğim ağaçlar hemen meyve verdi. Bu söz üzerine Harun Reşid, ihtiyara bir kese altın daha verir. İhtiyar, Allah'a hamd ettikten sonra şöyle der: – Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsul verir, benim diktiğim fidan hem hemen meyve verdi hem de senede iki defa ürün verdi, deyince üçüncü altını da verir. Durumu gören vezir, hazinede altın kalmayacak diye düşünerek, ihtiyar daha fazla konuşmadan Harun Reşidi oradan uzaklaştırır.
Tohumlar verimli toprakla buluştuğunda, gübreleme ve sulaması da iyi yapılırsa bir çekirdekten bir fidan, bir fidan da sabırla büyürse binlerce meyve kazandırır. Ağacın meyvesinden faydalanmak için sürekli, özverili bir bakım gerekir. Bazı yıllar hava şartları iyi gidince Allah'ın lütfu olarak meyveler de bollaşır. Maddi hasatta böyle olduğu gibi manevi hasat da buna benzer. İbadetlerimizde kazancımızın bol olması için bazı şeylere dikkat etmeli, bazı dönemleri kollamalıyız. İbadet de fidanlara benzer. İkisi de özveri ister, ikisi de süreklilik ister. Bitkilerin zararlı hava koşullarından ve haşerattan korunması gerekir, ibadetlerin de riyadan, samimiyetsizlikten korunması gerekir. İbadet edenin gözüyle, kulağıyla, eliyle, ayağıyla, aklıyla, kalbiyle günahlardan uzak durması gerekir. Toprağın verimli olması, gübrelenmesi, sulanması gerekir. İbadet, vücut, kalp, zihin birlikteliğiyle, günahlardan kendimizi koruyarak yapılmalıdır.
Bazı hava şartlarında ağaçlar daha çok meyve verir. İşte üç aylar da Müslüman için bereketli ve verimli bir iklimdir. 23 Ocak Pazartesi günü başlıyor mübarek üç aylar. Bu vakitlerde elini, kalbini Allah'a açan kul lütufla döner. Maneviyatın uçsuz bucaksız sahalarında büyük ikramlara mazhar olur. Sadece ahirette değil dünyada da bunun büyük mükafatını görür. Hayatı huzurlu, rızkı bereketli, gönlü ferah olur. Hikayemizdeki ihtiyar, ileride faydası olsun diye fidan dikiyordu. İleride faydasının yanında peşinen de altınla mükafatlanmıştı. Bizler de Allah için, ahiret için vakitlerimizi değerlendirirsek dünyamızda da bunun güzelliğini yaşarız. Ama sadece dünyalık rahatlık için ibadet olmaz.
Ne dersiniz? Bereketli üç aylar kapımıza geldi. İbadetlerimizin sevapları bu mevsimde büyük kazançlar sağlayabilir. Gelin hem ahiretimizi hem de dünyamızı imar etmek için gayretimizi biraz daha artıralım. Namazlarımızı daha dikkatli kılalım. İbadetlerimizi huşu ile yapalım. Günahlardan uzak duralım. İki dünyada da yüzler ve gönüller sararıp solmasın. Bu bereketli üç aylar ikliminde güzel duygu ve düşünceler filizlensin, yeşersin. Kalpler ve haneler huzur dolsun. Üç aylarınız mübarek olsun.
2103 kez okundu.