Değerli Okuyucular, Sevgili Dostlar, ağustos ayının yarısını geride bıraktık. Önceki haftaki yazımda gündeme getirdiğim fındıkta hasada başladık. Tüm halkımıza bereketli bir hasat dönemi diler bir an önce fındıklarını harmana indirip pazarlamalarını dilerim. Ayrıca geçen hafta ilçemizin Karakaş köyü civarında yarı baygın bulunup milli parklara teslim edilen yavru ayı Balkız’ın haberi ilçemiz adına çok güzel bir reklam oldu. En güzeli de ayının acı bal tutması ile bu hale geldiğinin haberlerde ele alınmasının Yığılca arısı ve balımız adına güzel bir tanıtıma vesile olduğunu düşünüyorum. Habere konu olan videodaki görüntüler ve yavru ayıya gösterilen teveccüh halkımızın hayvan sevgisini tescillemiş oldu. Yığılca insanı hakkında Düzce ili ve yurt genelinde olduğunu düşündüğümüz ön yargıya da güzel bir cevap vermiş olduk. Ben de bu hafta ön yargılı olmak diyerek konuya dikkatinizi çekmek istedim.
Şerlerin en kötüsü, ön yargılı olmaktır.
Ön yargılıysa insan, bilki o bir ahmaktır.
Cahil laftan anlar da ahmak laftan anlamaz.
Hayattaki en zor şey en yargıyı kırmaktır.
Ön yargı, insanların daha önce duyduğu bir söz, gördüğü bir davranış veya edindiği bir deneyimden yola çıkarak peşin hüküm vermesi ve özel bir durumu genellemesidir. Şair yukarıdaki dörtlükte bunu çok güzel ifade etmiştir. Ön yargılı olmak ne yazık ki toplumun her kesiminde görülen olumsuz bir davranıştır. Herhangi bir kişi, bir hal ya da bir olaya karşı vеrilеn peşin hüküm olarak аdlаndırılır. Bahsedіlen kişi, durum veya olаy ile ilgili bilgi sahibi olmadan о konuda peşin karar vermek dеmеktir. Anlayıp dinlemeden çok çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar koyuyoruz. O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki insanların yaşadığı hikayeler bile bize ders olmuyor. ” Kocası, çocuğu doğmadan önce ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın.. Kendisine arkadaş olması açısından, dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olur. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşmıştır. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına bütün zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve döner. Kapıda gelinciğin kanlı ağzını görünce: “Korktuğum başıma geldi.” diye düşünür, çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvancağızı. Tam o sırada içerdeki odadan bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı görür… (Gelincik yılanı parçalamış ve bebeği yılanın tehlikesinden korumuştur.)
Değerli Okuyucular, hikayede olduğu gibi maalesef günümüzde olaylara ön yargılı baktığımız için çok yanlışlar yapıyoruz. Ardından gelen mahcubiyetimiz işin çabası. Öğrencilik ve öğretmenlik yaptığım yıllarda bu hikayedeki örneklere çok şahit oldum. Öğrenci iken yaşadığım bir olaydan dolayı öğretmenlik ve idarecilik yıllarımda ön yargıya çok dikkat ettim. Tüm öğretmenlerin ve idarecilerinde buna dikkat etmesi gerekir. Özellikle emniyet ve adli görevleri ifa edenlerin ön yargıdan uzak olmaları gerekir. Günümüzde ön yargı yüzünden yuvalar yıkılıyor, onulmaz düşmanlıklar meydana geliyor. Hele anne babalar ile çocukları arasında derin yaralar açılıyor. Bunun için tüm okuyucularım ve dostlarımın affına sığınarak konu ile ilgili güzel sözlerle uyarıda bulunmak istiyorum. ”Ön yargı insanı öldürmenin en kolay yoludur. Ön yargılı bir insana gerçekleri anlatmak görme duygusunu kaybetmiş birine renkleri anlatmak kadar zordur. Önyargı cehaletin çocuğudur. Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. Ön yargılı olmak daima zayıf olmak demektir. Ne kadar hazin bir çağda yaşıyoruz bir ön yargıyı ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan daha güç(Albert Einstein). Hoşgörümüz kadar genciz, ön yargılarımız kadar ihtiyar. ” Tüm okuyucularıma ön yargıdan uzak, hoşgörülü bir yaşam diliyorum. Sağlığınız yerinde, hastalıklar sizden uzak fındığımız bereketli olsun. Sevgiyle, dostlukla kalın, hoşça kalın.
3544 kez okundu.
