Sevgili okurlarım bu hafta sizlere pandemiden kaynaklanan problemleri kaleme alayım diye düşündüm. Bu pandemi bize birçok alanda uzmanlaşmayı sağladı. Doktor olduk, profesör olduk, işin kısacası her halttan anlar olduk. Profesörler maske mesafe temizlik dedikçe, bizler maskeyi attık. Mesafeler, kucaklaşmalar, temizlik ise rafa kalktı. Birçok esnafı ne maske takarken gördüm ne de mesafe kurallarına uyanı. Minibüs, otobüsleri zaten dile bile almak istemiyorum onlarda da hiçbir kural yok. Normalleşme dönemine girer girmez pandemi kurallarını kaldırdık, onun yerine bir şey olmaz kelimesini yerleştirdik. Vakaların kat kat arttığı bu dönemde, hayatını kaybedenlerde bir hayli fazlalaştı ama biz umursamadık. Doktorlar bilim adamları bu pandemi anca aşıyla biter diye bütün TV kanallarında, gazetelerde her gün, her saat yayınlarda adeta haykırdılar ama biz çok akıllıyız ya, bilim adamlarından daha çok bilgiye sahipmişiz gibi bin bir bahane üreterek aşı olmadık, olmadığımız gibi aşı olacaklara bile engel olmaya çalıştık. Kirli siyaseti bile pandemiye bulaştırdık. Muhalefet edelim diye beyaza siyah, siyaha beyaz demeye başladık. Yapmayalım canlar bu kadar can gidiyor birçok yoğun bakımda yatanlar nefes almakta bile zorlanırken bizler hiçbir olaydan ders çıkartmıyoruz.
Pandeminin yanı sıra birçok felaketler yaşadık, bu felaketlerde hayatını kaybedenlere Allahtan Rahmet yaralılara acil şifalar, zor durumda olan tüm insanlara kolaylıklar diliyorum. Ülkemizin bu zor dönemden geçerken bizler de üzerimize düşeni yapmalıyız. Bu vatan hepimizin, bizim başka bir vatanımız yok. Bakın önce İran, Irak sonra Suriye, Doğu Türkistan Azerbaycan şimdi de Afganistan vatandaşları ise kaçan kaçana. Bizim vatanımızı da bu hale düşürmek isteyenler bir hayli fazla. Bizler ne yapacağız hadi erkekler savaşacak ya kadınlarımız, çocuklarımız, yaşlılarımız ne olacak? Onları kime emanet edeceğiz? Buradan iktidar muhalefet ve tüm siyasi parti yetkililerine de seslenmek istiyorum, lütfen bırakın artık kara siyaset yapmayı, önce dillerinizi düzeltin. Ötekileştirmeyi, kardeşi kardeşe düşman etmeyi bırakın artık. Biz ülkemizde huzur, barış ve kardeşlik istiyoruz. Sizler siyasette birbirinizi karalarken, kardeş kardeşi düşman görür oldu. Yeter artık yeter! Yaptığınız bu siyaset, siyaset değil. Sizin siyasetiniz buysa “SİZİN SİYASETİNİZ BATSIN” Bir ara internetten bir yazı okudum ve çok beğendim bu yazılıda sizinle paylaşmak istiyorum.
İhtiyar bir hanım otobüse bindi, koltuğuna oturdu. Sonraki durakta genç, hareketli ve biraz da asabi bir kadın bindi otobüse ve yaşlı kadının yanına oturdu. Torbaları elinde çok yer kaplıyordu. İstemeden yol boyunca torbalar ihtiyar kadına çarptı.
Canı yanan ihtiyarın sessiz kaldığını görünce genç kadın, yaşlı kadına bu kadar sakin kalabilmesine şaşırdığını söyledi.
İhtiyar kadın gülümseyerek “Kaba olmaya
ya da ehemmiyetsiz bir şey için münakaşaya, kalp kırmaya değer mi ? Çünkü senin yanındaki yolculuğum çok kısa… Bir sonraki durakta zaten ineceğim…” dedi.
Bu cevap altın harflerle yazılmayı hak ediyor:
*′′ Bu kadar ehemmiyetsiz bir şey hakkında tartışmaya lüzum yok, çünkü beraber seyahatimiz çok kısa…”*
Her birimiz, bu dünyadaki zamanımızın ne kadar kısa olduğunu anlamalıyız ki kavgaların, yersiz tartışmaların, kıskançlıkların, başkalarını affetmemenin, memnuniyetsizliğin ve devamlı şikâyet etmenin boş zaman ve enerji kaybı olduğunu anlayalım.
Birisi kalbini mi kırdı? Sakin ol. “Yolculuk çok kısa…” de.
Birisi sana ihanet mi etti, korkuttu mu, aldattı mı ya da aşağıladı mı ya da sebepsiz yere hakaret mi etti…? Sakin ol. Bir şey kaybetmezsin. Yolculuk çok kısa.
Meslektaşlarınız sohbette beğenmediğiniz bir yorum mu yaptı? Sakin ol. Duyma dediklerini. Onu affet. Yolculuk çok kısa.
Demem o ki karşımızdaki insan bize ne mesele çıkarırsa çıkarsın, beraber seyahatimizin çok kısa olduğunu hatırlayarak hareket et…
Kimse bu yolculuğun süresini bilmiyor. Kimse son durağının ne zaman geleceğini de bilmiyor. Bildiğimiz tek şey, birlikte seyahatimizin çok kısa olduğu…
Arkadaşlarımızın, dostlarımızın kıymetini bilelim. Hürmetkârlığın, nezaketin, affetmenin, şükretmenin, güler yüzlü olmanın büyük bir erdem olduğunun unutmayalım ve bu bilinçle yaşayalım. Neticede birlikte seyahatimiz çok kısa!
Ümidim odur ki bu dünyada yolculuk yaparken geçtiğimiz istasyonlarda selamlaşıp kucaklaştıklarımız, hayatına dokunduklarımız, dostluk kurduklarımız, ayrılırken arkamızdan sevgiyle el sallayanlarımız çok olur…
Tebessüm et ve daima gülümse…
Çünkü, YOLCULUK ÇOK KISA…! haftaya başka bir konuda buluşmak dileği ile sizleri Allah’ıma emanet ediyor sağlık ve huzurun bol olduğu günler diliyorum Hoşça kalın.
- SİYASET SEN BİZE NELER ETTİN
Kırk kara katırla yaptılar kervanı
Kırk satıra koymadılar tatlı kelamı
Eşten dosttan kestirdiler selamı
Siyaset sen bize neler ettin
Kim dost kim hain belli değil
Herkes birbirini suçlar bu bizden değil
Yapma kardeşim biraz Rabbinin önünde eğil
Siyaset sen bize neler ettin
Edep elde kalmadı sözler belden aşağı
Bunlara tarak yetmez lazım katır kaşağı
Göstermelik takar beline altın kuşağı
Siyaset sen bize neler ettin
Dünyanın dört bir yanında canlar yanar
Bağırlarına taş basar yavrusunu yitirmiş analar
Bu günleri görseydi vatan için çarpışır mıydı atalar
Siyaset sen bize neler ettin
Yüreğim kan ağlıyor dostlar ne etsin bu garip şair
Umutlar tükeniyor artık yarınlara dair
Bir nefeslik ömürdeyiz değer mi be kâfir
Siyaset sen bize neler ettin
Kalmadı artık sabır şükür
Aman zalimin eline geçmesin mühür
Gülün ihanetine uğramış garip bülbül
Siyaset sen bize neler ettin
Dava dediğin hak yoluna olur
Hak yolundan şaşmayan doğru yolu bulur
Yolunu şaşırmadıysan hakta yardımcı olur
Siyaset sen bize neler ettin
Gelin dostlar yürekleri açalım birbirimize
Kem sözlere kilit vuralım dilimize
Her renkten bir tutam renk katalım sevgimize
Bu siyaset denen illeti sokmayalım içimize.
Yazan: Sabri Arıkan
26/03/2019
4210 kez okundu.