Veli VERGİLİ

YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA – Veli VERGİLİ

service

         Değerli Okuyucular, Sevgili Dostlar, İnsanoğlu eşi, dostu, arkadaşları, çevresi ile bir bütündür. İnsan doğası gereği yalnız yaşayamaz, toplum içinde diğer insanlarla sürekli etkileşim halinde bulunmaktadır. İnsan bu etkileşim içerisinde karşılıklı olarak diğer insanlarla her anlamda alışverişte bulunur. Atalarımız, yardımlaşma ve dayanışma hakkında da pek çok atasözü dile getirmişlerdir. Bir elin nesi var, iki elin sesi var; yalnız taş duvar olmaz; ağaç yaprağıyla gürler… gibi.  Yardımlaşma ve dayanışma toplum fertlerinin sahip olması gereken en güzel özelliklerdendir. Bir arada yaşayan insanlar sürekli yardımlaşma içerisinde olursa hem daha mutlu hem de daha huzurlu olurlar. Her şeye rağmen insanoğlu bu iki kelimeyi unutmayıp yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalı ,hele hele içinde bulunduğumuz bu ayda buna daha çok önem vermelidir. İhtiyacı olanlara yardım etmeli.bu  yardımı yaparken dikkat etmeliyiz. Bunun için peygamberimiz Hz. Muhammed :  “Yardım edeceğin kişiye bir şey demeden yardım et ! ” demiştir. Gelişen teknoloji ile  günümüzde insanlar sanal bir dünyada yaşamaya başlamış, sosyal ilişkileri gitgide zayıf bir hal almıştır. Artık değil yardımlaşmak insanlar yan komşunun adını bile bilmemektedir. En çok yardımlaşma duygularının yaşandığı bu ramazan ayında maalesef malum virüs yüzünden bırakın beraber iftar yapmayı, hal hatır sormak bile unutuldu. Oysa atalarımız : ‘’Komşu, komşunun külüne muhtaçtır, komşu kızı almak kalaylı kaptan su içmek gibidir, komşuda pişer bize de düşer, ev alma komşu al, komşusu açken tok yatan bizden değildir. ” diyerek komşuluğa verilen önemi belirtmişlerdir. Onun için komşularımızın durumunu araştırıp yardım yapacaksak  önce komşudan başlamalıyız.

          Değerli Dostlar, ilçemizde Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile ilgili daha önce yazdığım bir yazıda 1980’li yıllardan sonra sosyal devlet anlayışı da değişmeye başladı demiştim. Ülkemizde her il ve ilçede Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları günümüzde ihtiyaç sahiplerine gereken yardımı yapıyor. SYDV dediğimiz bu kurumlar yapılan yardım müracaatlarını inceliyor gerekli araştırmayı yapıyor, mülki idari amirleri başkanlığında oluşan komisyonda görüşülüp nihai karar verilip yardımlar yapılıyor. Şu anda ben de Yığılca’daki SYDV toplantılarına STK temsilcisi olarak katılıyorum. Bu SYDV ca Ramazan süresince  ihtiyacı olup müracaat edenlere yardım yapılacak. Ancak gerçekten ihtiyacı olup bunu gurur meselesi yapıp yardım talebinde bulunmayanlar var. Bunu gurur meselesi yapmayıp ihtiyacınız varsa başvurunuzu yapın. Yoksa ihtiyacı olan çocuklarınızın vebalinden kurtulamazsınız. Bu konuda komşusu aç olanları bildirip yönlendirmek bir komşuluk görevidir. Hele  korananın hepimizi perişan ettiği bu günlerde ihtiyacı olanları yönlendirelim.Vatandaş olarak da günlük hayatımızda ihtiyacı olanlara yardım etmek de bir insanlık borcudur. Bu konuda sosyal medyada gördüğümüz haberler bizleri mutlu ediyor. Yığılcamızın  bir evladı olan  Almanya’daki Uğur AYVERDİ’nin Afrika’ya kadar kızıyla gidip yardım dağıtması, ilçemiz Orhangazi Muhtarı Şenol ŞAHİN’in yardım yapanlara aracılık yapıp fakirleri sevindirmesi ne güzel hasletler. Allah herkese bu tür yardımları nasip etsin. Verenden de iletenden de Allah razı olsun.

       Türk tarihinin ilk dönemleri Orta Asya – Avrasya bozkırlarında yaşanmıştır. Buralardaki yaşam mücadelesinin temelinde  Türkler hayvanlarına devamlı otlaklar bulmak, onların beslenmesini, bakımını sağlamak,  yaşamlarını sürdürmek mücadelesi vermişlerdir. Büyük hayvan sürüleri yönlendirilirken, sevk ve idare edilirken, obalar arası, çadırlar arası yardımlaşmak ve dayanışma içinde olmak zorunda kalmışlardır. Bu sosyal yardımlaşma ve dayanışma,  kültürü Türk toplumunun milli karakteri olarak gelişmiştir. Türk ulusu Kurtuluş Savaşı ile dünya tarihine en güzel “Yardımlaşma ve Dayanışma” örneğini sunmuştur. Büyük Önder Mustafa Kemal  Atatürk insanlarımızı öylesine bir fikir birliği ve duygu bütünlüğü içinde birleştirmiştir ki vatan ve milletimiz mucizevi bir kurtuluş ile egemenliğine kavuşmuştur. Biz Türkler için Müslüman olup yardımlaşmaya çok önem veren İslamiyet’i seçmek büyük bir şanstır. İslamiyet’te yardım anlayışı ve bu anlayışın uygulanışı geniş ve detaylı olarak işlenmiştir. Dinimiz bize zekat vermenin, sadaka vermenin, güzel söz söylemenin, gönül almanın, düşenin elinden tutmanın kısaca maldan sevgiye kadar her şeyin yardım amacı ile verilebileceğini anlatır. Zekat kurumu her yıl sayısız fakirin çeşitli ihtiyaçlarına cevap vermekte, fakirliğin büyümesine engel olmaktadır. Zekat’ın miktarı Diyanet İşleri tarafından belirlenip her yıl ramazan ayında ilan edilmektedir. “Veren el alan elden üstündür. ’’ diyen atalarımızın sözü kulağımıza küpe olmalıdır. Bunun için bizim Yunus : ‘’ Bir hastaya vardın ise/ Bir içim su verdin ise / Yarın anda karşı gele /  Hak şarabın içmiş gibi / Bir miskini gördün ise/  Bir eskice verdin ise /  Yarın anda karşı gele / Hulle donun biçmiş gibi. ”  diyerek yapılan yardımın mutlaka hem bu alemde hem öbür alemde yararını anlatır. Çok eskilerde fakirliğin omuzlarına yük olarak bindiği bir aile varmış. Karısı yün eğirir, kocası da bunları pazarda satıp evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırmış. Hayat bu şekilde geçip gidermiş. Bir gün adam ipleri satıp evin ihtiyaçlarını karşılamak için bir şeyler almaya giderken adamın birisinin birini dövdüğünü görür. Bir acele içerisinde yanlarına gider ve nedenini sorar. Dayak atan adam :” Bu adamın bana yüklü miktarda borcu var, fakirliğinden ötürü borcunu da ödeyemiyor. Ben de alacağımı alamayınca sinirlendim, dayak atıyorum. ” der. Adam bu durum karşısında üzülür ve :” Bu fukaranın borcu ne kadarsa ben ödeyeyim, ceplerimdeki bütün para bu. ” der.  Dayağı atan adam, iplikçinin bütün paralarını alır. ” Bu para dişimin kovuğuna yetmez ama neyse hadi.” der ve fukarayı serbest bırakır. Evinin rızkını bu fukarayı dayak yemekten kurtarmak için kullanan adam, parasız eve döner ve eşine olayı anlatır. Eşi de :” İyi etmişsin beyim. Bir garibe el uzatmışsın. Bize düşen de sabır göstermektir.” der. Ertesi gün iplikçi yeniden pazarda rızkının peşine düşer. Ancak elindeki ipleri bir türlü satmayı başaramaz. Akşam olur ve hava kararır. Adam çaresizlik içerisinde evine dönmek zorunda kalır. Yolda giderken elinde büyük bir balık olan bir adam görür. O adam,  balıklarını satamadığını, eşinin de kendisinden iplik istediğini, balık ve ipliği takas edebileceklerini söyler. Böylelikle iplikçi ve balıkçı aralarında takas yaparlar. Adam eve döndüğünde : ” Bugün pazarda hiç iplik satamadım ama balıkçı ile iplerimizi takas ettim. Bunuı pişir de yiyelim. ” der. Kadın balığı temizlerken balığın içinden kocaman kocaman altınlar çıkar ve çok sevinirler. Balığı da pişirip yerler. Zengin olduklarını düşünerek sevinirken balıkçı kapıyı çalar. ” Eşim bu alışverişe razı olmadı, vazgeçtim. İpliklerini geri al ve balığımı ver ! ” der. İplikçi : ” İyi de biz o balığı yedik. Sana balığı geri veremem ama içinden altınlar çıktı. İstersen onları geri vereyim. ” der ve altınları balıkçıya verir. Altınları alan balıkçı :” Ben Hızır’ım, borcu yüzünden dayak yiyen adama yardım ettiğin için Allah seni çok sevdi. Seni bu şekilde sınava tabi tuttu. Seni hem fakirlikle hem de zenginlikle sınadı. Hem fakirlik hem de zenginlik sınavını geçtin. Al bunları, hepsi senindir.” Diyerek gider. Bu olayda olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine, muhtaçlara yardım edersek Allah’ın rızasını kazanırız

              Değerli Dostlar, Zekât, sadaka gibi yardımlar müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin kanıtıdır. Sınıf farkının aşılmasına etkendir. Mutlu toplumlar, sağlıklı bireylerden  meydana gelir. Sağlık sıkıntıları olan insanların etrafındaki kimselerin yardımlarına gereksinimleri vardır.Bu günlerde buna daha çok ihtiyaç var. Bu nedenle toplumu oluşturan kişilerin birbirine yardım etmeleri şarttır. Maddi ve manevi olarak insanlar birbirleriyle yardımlaşırsa o toplum huzurlu ve mutlu olacaktır.Hz. Ali :” Yalnız olan rahat görmez, yardımlaşan, yorulma bilmez.” der.  Peygamberimiz Hz. Muhammed ise :” Minnet sahibinin ihtiyacını görmek, dostluk kapısının anahtarıdır. Din kardeşine, onun haberi olmadan yardım eden kimseye, Allah da dünyada ve ahirette yardım eder. ’’ diyerek bize güzel bir hadis bırakmıştır.. Yardım etmek, bütün yamaçları aşılmaz dik bir dağın zirvesine tırmanmak gibidir. Yalnız yardım Allah rızası için yapılmalı, yardım yapılacak kişiler iyi seçilmeli, gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığı titizlikle araştırılmalıdır. Yardımlaşmanın eş anlamları ; bağış, hayır, hasenat, inayet, iyilik, şefaat ve sevaptır. Dostluk ve kardeşlik duygularını tazeleyen, insanları sevgi ve saygı bağları ile bütünleştiren, hasretleri gideren, insanların bir araya gelmesini sağlayan yardımlaşmanın, yoksullukla mücadelede ve sosyal hayatımızda çok önemli bir yeri vardır. Sevinirken sevindirmek, giyerken giydirmek, doyarken doyurmak ve gücümüzün yettiğince yardıma ihtiyacı olan muhtaçlara yardım elini uzatmak ne güzel bir haslettir. İlçemizde ve ülkemizdeki  mal ve mülk sahibi zenginlerimiz, yardım kurumlarına destek olarak, işsize ve yoksula yardım elini uzatmalıdır. İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli…Nasıl ki her sağlıklı insan bir engelli adayı ise her zenginde bir fakir muhtaç adayıdır. Ne mutlu komşusuna ve çevresine yardım eden gönül erlerine. Ne mutlu sadece Allah rızası için gösterişten uzak yardım edenlere. Ne mutlu yardımsever okuyucu ve  dostlara. Allah’ım bu ramazan ayında yaptığımız yardımları kabul etsin.    Hoşca kalın, dostça kalın.

Veli VERGİLİ    :     v.vergili59@hotmail.com      :                     Tel :05064189664

4839 kez okundu.

YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA – Veli VERGİLİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!