Veli VERGİLİ

YIĞILCALI OLMAK – Veli VERGİLİ

service

Kıvrım kıvrım yollarına kurban olduğum,

Havasında, suyunda can bulduğum,

Senin aşkınla yanar bu gönül,                                     

Her Yığılca dediğimde yürek burduğum,      

Tarihinle doğan ile bir başkasın.  

Sen dillerden düşmeyecek bir şarkısın,.

Dağlar arasına girmişsin sanki saklısın, 

Her Yığılca dediğimde yürek burduğum.

            Saygıdeğer  Yığılcanınsesi  Gazetesi Okurları, Değerli Yığılcalı Dostlar, Bu hafta  başlıkta da gördüğünüz gibi “Yığılcalı Olmak” başlığı ile başladığım yazımın devamında ilçemizin yetiştirdiği Sair Sabri ARIKAN’ın  Yığılca sevdasını anlattığı  iki dörtlük şiirle başladım. Şair sevdasını böyle anlatırken bazı insanlarımız ise  ilçe dişinda başka yerleşim yerlerinde bu iki kelimeyi  teleffuz ederken  biraz sıkılır gibi utanarak söylemesi. Buna çoğu zaman özellikle Düzce il merkezinde, Bolu’da, Kocaeli vb. yakın yerleşim yerlerinde  şahit oluyor veya duyuyoruz.  Bu haftaki yazımda bu konu ile ilgili biraz araştırma yapmak istedim. İnternette  google girince “Yığılcalı Olmak” diye yazdığımda birilerinin bizi rencide edici yazıları ile karşılaştım.Güya birileri yıllar önce gelmiş, şöyleymiş, böyleymiş. Bazı yerlerde aşağılamak için “Yığılcalı” sözünü kullanıyorlarmış.Gerçekten bu yazıyı yazarken hep bunları düşündüm. Neden böyle olmuş, hala aynı bakış açısı devam ediyor mu, biz bu tür yaklaşımlara neden muhatap oluyoruz, biz bunu hak ediyor muyuz?

           Değerli Dostlar, bazı insanlarımızın yaptığı hareketler, kolay para kazanma yolları, özellikle kırsal kesimdeki kültür eksikliği, eski yıllardaki iletişim eksikliği gibi konular ilçemiz insanında böyle bir intiba oluşturmuş. Tabi bazıları da bunu kullanmış. İlçemizin tarihçesi ile konuyu biraz açtığımızda; yıllar önce bazıları kolay para kazanmak için dilencilik yaptılar. Bazıları cami dernekleri yolu ile kolay gelir elde etmek için fason bilet bastırıp para kazanmayı meslek edindiler. Yığılcalı olmadığı halde adımızı kullanıp buna yeltenenler oldu. Gerçekçi olursak bunu hala yapmaya çalışanlar var. Lakin artık kimse bunlara itibar etmiyor. Onlar denizde bir damla su gibi bizi bulandırmaya çalışan gafiller. Eskisi gibi dilencilik de  yapılamıyor. Çünkü devlet bunun  önüne geçti. Sosyal Yardımlaşma Vakıfları ihtiyacı olanlara yardım ediyor. İhtiyaçlı  olan varsa ( SYDV ) başvursun. Başta Kaymakam olmak üzere görevliler araştırıp bunlara yardım ediyor. Sonuç  olarak yıllardır bizi rencide eden bu “Yığıcalı Olmak” kavramı ile insanımızın utanması yüzünün kızarması için hiçbir neden yok. Yalnız Yığılca dışında yaşayıp orasının kültürü ile özdeşleşen insanları aşağılamak için Yığılcalı gibi sözünü kullanan bedbahtlar olabilir. Artık maymun gözünü açtı. Bu tür yaklaşımlar anında cevabını alıyor. Üç ay önce belediye başkanımız koranaya yakalandığında bir basın organında güya Düzce alay komutanı Yığılca’da koronaya yakalanmış. Yığılca’da şöyle böyle olmuş gibi sözüm ona yazı  yazınca sosyal medyada gereken karşılığı gördü. Bu MEYMANATSIZLAR ,CİBİLLİYETSİZLER MENDEBURLAR,SÜMSÜKLER  Yığılca’yı aşağılasa da ben bu GEBEŞ lere inat diyorum ki  Yığılca insanı adamın dibidir. Bunları muhatap kabul etmez.

            Değerli Okuyucular, İnsan doğduğu ve yaşadığı yere benziyor zamanla. Yaşadığı yeri bambaşka görüyor, yaşadığı yerin insanlarına da  bambaşka bakabiliyor zamanla kendini oraya aitmiş gibi hissedebiliyor. Bir söz vardır :”Yaşadığın toprakların altında ölülerin yoksa sen o toprakların adamı değilsin. ’’ bazıları başka diyarlarda altın ev içinde yaşasalar da bülbül gibi ‘’Ah vatanım. ‘’diyor. Bugün ilçemizin böyle güzel bir yer olmasında bu gurbetçilerin çok payı var. Böyle güzel evler yapmışlar. Şimdiye kadar görev yapan kaymakamlar ve belediye başkanlarına da yardımcı oldukları için  teşekkür ediyorum. Yığılca’ya yeni gelen birisi sanki yirmi bin nufuslu bir yer zannediyor. Yığılca’da görev yapan ve görev yapıp ayrılmış olanlarda bu ilçeyi ve bizleri unutmuyor. Öğretmen olduğum için burada görev yapıp Düzce’ye atanan öğretmenlerle karşılaştığımızda biz hala kendimizi Yığılcalı gibi hissediyoruz diyorlar. Hatta bazıları Yığılca’dan gelenler derneği kuralım demişler. Onlar gibi bu güzel ilçede görev yapıp giden kaymakamlar müdürler, memurlar ne zaman karşılaşsak hep sevgiyle Yığılca’yı yad ediyor. Biz şu anda burada görev yapan  bizimle aynı havayı teneffüs eden; acımızı, sevincimizi paylaşan tüm  dostları bizden biri has Yığılcalı kabul ediyoruz. Tabii tayin olup giden ve hala aynı duyguyu paylaşanları da öyle görüyoruz. Yığılcalı olmak illaki fiziki olarak orada olmak değildir. Kendini buraya ait hissetmek, burada görev yaparken bizi sevip bizimle kaynaşmak, acıda, kederde, sevinçte bizimle aynı duyguları paylaşmaktır. Geçmişten günümüze bunların çok örnekleri var. 1960’lı yıllarda ilçemizde kaymakamlık yapıp zamanın başbakanını Yığılca’ya getirip bazı hizmetlerin yapılmasını sağlayan Mehmet İhsan YALÇIN, sosyal medyada görüştüğümüz valimiz hala Yığılca’yı sevgiyle hasretle yad ediyor.Onun gibi burada görev yapıp giden ve ilçemize bir nebze hizmeti olanları saygı ve minnetle anıyorum. Bu görevliler ilçemize atandığı zaman özellikle Düzce’den buraya atandıklarında Yığılca şöyle böyledir diye kötüleyen  zındıklar da artık azaldı. Yaptıkları karalamalara artık kimse inanmıyor. ‘’Bir adamın adı çıkacağına canı çıksın. ’’ Adımızı çıkarmışlar. Burada 2000’li yıllarda bu yazdıklarımın gerçek olduğunu bir anı ile anlatmak istiyorum. İlçemize atanan bir öğretmene  il merkezinde bir kurumdaki memur ,yazık orası sürgün bölgesi, 70 km gibi uyduruk sözler söyler. Öğretmenimiz 40 dakika sonra buraya gelir bakar ki evleri, mahalleleri ve şirinliği ilegüzel  bir ilçe görür. Bunu bize anlattığında gerçekten sizi Düzce’de çekemiyorlar demişti. Bugün bu tür önyargılı yaklaşımlar azaldı. Düzce halkı artık gerçekleri görüyor. Lakin hala ilçemizi Düzce’de küçük düşüren sözüm ona Yığılcalılar var. “ Bir ahırda at da bulunur, eşek de.” ama  lütfen kendinizi aşağılatmayın. Hal ve hareketlerinize dikkat edin. Üç kuruşluk menfaat için yalan söylemeyin. “ Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur.” Yıllardır ilçemizin bu günlere gelmesinde emeği geçen kaymakamlar, belediye başkanları, daire amirleri, öğretmenler, sağlıkçılar, diğer memurlar muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve ilçemizde işlerini sürdüren Yığılcalı esnaflarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Bir beldeyi değer yapan bu  unsurlardır. Örnek mi istiyorsunuz: Savaşlar, Erdoğanlar  Baltacılar ,Yığmar,Kayalar, Demirler,  Yılgınlar, Şahin Kitapevi ve son yıllarda Fırıncı Seyfi ve manavı  ile gazetemiz Yığılcanın Sesi… Bu esnafların her biri ile bir nevi alışverişimiz oluyor.Biz bunlarla Yığılcalı oluyoruz. Hele yıllardır bu ilçede görev yapan memurlar var ki artık bizden biri gibiler. Alaettin ERGÜN arkadaşımızı saymıyorum. O bizim Yığılca’nın damadı. Her ne kadar Düzce’ye taşınsa da hala bizden biri. Ayrıca  Alaplılı olduğu halde yaklaşık 15 yıldır bu ilçeye hizmet eden Milli Eğitim Müdürü Mehmet ALDIRMAZ. Çoğu kişiden fazla Yığılcalı. Türkçe öğretmeni Tuna ÖZTÜRK, mesleğe başladığı 2005’ten  beri  burada onu da Yığılcalı olarak  görüyorum.Bunla sadece iki örnek. 2007 yılında ilçemize gelip İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yapan Cevdet hocamın” Kıvrım kıvrım akar Melen deresi /Renklerin cümbüşü / Cennet köşesi /Gören sorar acep bura neresi/ Özledim özledim seni özledim Yığılca türküsü  ne kadar Yığılcalı olduğunu göstermez mi ? Yine 1990’lı yıllarda ilçemizde görev yapıp şimdi Ankara’da görev yapan TRT’de sanat müziği icra eden Kurtuluş KÖSEALİ hocamızın : Ortasından geçiyor Melen deresi / Şehre hakim bakıyor aşıklar yeri Harmantepesi / Ormanlık, yeşillik her yer içinde çağlıyor şelalesi… derken ne kadar Yığılcalı  olduğunu göstermiyor mu ? Burada görev yapıp giden ve bizleri unutmayan bu kadim dostlar bekli de bizden  çok Yığılcalı . Ben öyle insanlar tanıyorum ki yazın gelip buradan fındığı toplayıp gidiyor. Çoğu ihtiyacını buradan karşılıyor. Sonra gittiği yerde Yığılcalı olmaktan utanıyor. Bunlara ,buradan alıp yedikleri haram olsun.  “Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı. ’’ Bugün içinde oturanı ile gurbette özlemle yaşayanı ile haykrıyorum : BİZ YIĞILCALIYIZ.

      Yazımın başında bir şiirinin iki dörtlüğü ile size tanıttığım Yığılcalı şair Sabri ARIKAN’la her zaman Yığılcalı olmaktan gurur duyduğunu sözleri ve Yığılca şivesi ile  anlatan Yığılcalı komutan Mustafa HAKLI ile SAKLIKENT FM adlı radyosu ile yıllardır yayın yapıp ilçemizi anlatan  Komutan Yılmaz YURTSEVEN’le yeni ilahi kaseti yapıp adımızı duyuran Muhammet KIR hocamız ile daha önce ismini anıp kasetlerinin çıktığını söylediğim Önder ATASOY, Yılmaz ÖZCAN ve Almanya’daki gururumuz Aydın YİĞİT ve şu anda okuyup belli bir seviyeye gelmiş üniversite hocalarımız, doktor, avukat, müdür olmuş tüm dostlarımızla biz kocaman bir Yığılcalıyız. Yığılcalı olmaktan gurur duyuyorum. Onun için 40 yıllık meslek hayatımın 38 yılı burada geçti. Allah’ımın bana bahşettiği kalan ömrümde burada geçecek. Ne mutlu bizim gibi şu anda bu güzel yerde yaşayıp Yığılcalı olanlara…  Ne mutlu bu güzelim ilçeye  siyasi veya devlet görevi olarak hizmet yapan Yığılcalı gönül dostlarına… Ne mutlu uzak gurbet ellerinde bir lokma ekmek için çalışıp yüreği Yığılcalı olan gurbet dostlarına… Ne mutlu ülkemin her yanında olup kalbi Yığılca ile çarpan 60 bin insanımıza… Biz hepinizle YIĞILCALI OLDUK. Olmaya da devam edeceğiz. Geçen hafta Bitlis’te elim bir kaza ile kaybettiğimiz 11 vatan evladını saygıyla anıyorum.

İlçemizi anlatan bir şiirle bu haftalık size veda etmek istiyorum.                                                                            

                                                          YIĞILCAM

 Yazın akar şakır şakır suların ,

Kışın yağar lapa lapa karların,

Çayır olur, orman olur her yanın ,

Cennet yeşilisin sen Yığılcam.

 

Tarlalarında fındık ile bitkilerin ,

Kara lahana ve kestanelerin ,

Ne de tatlıdır bal ile konservelerin,

Cennet gibisin sen Yığılcam.

 

 

 

Sonbaharda kanlıca mantarın çıkar ,     

  Kuşburnu böğürtlenlerinle kırlar,

Herkes Yedi Gölleri görmeye koşar,

Bir başkadır tadın güzel Yığılcam.

 

Keşkek, mısır, aşı da evlerde başta,

Acılı bulgur aşının tadı da bir başka,

Yeşil soğan, lahna ve pırasa,

Nasıl sana yok derim güzel Yığılcam.

 

Mancarlı ekmek fırında pişer,

Kokusu yayılır gözüme düşer,    

   Yemem diyenler en az iki yer,

Tadına doyulmaz yrşil Yığılcam.

 

Gezdim dünyayı da görsüm Yığılca’yı,

Kıskandım bu güzel yerde yaşayanları,

Cennettir bu beldenin dağı, taşı,ormanı,

Canım feda olsun sana canım Yığılcam.

           Şimdilik hoşça kalın, dostça kalın.

   Veli VERGİLİ  v.vergili59@hotmail.com            Tel No: 05064189664 

 

4460 kez okundu.

YIĞILCALI OLMAK – Veli VERGİLİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Reklam